Bana göre hiç ilgisi yok!
2008-2009 mortgage krizi ile başlayıp, aşırı şişmiş gayrimenkul fiyatlarının hızlı düşmesi ile her alanda finansal karşılık sorunu çıkınca batan bankalar ve şirketlernedeniyle panikleyen ve bu nedenle geleceği göremediği için tüketimin olmadığı ortam yüzünden üretim ve yatırımın da yapılamaması ortamı idi. Bir süre yatırım, üretim ve tüketim için kaynak yaratmanın telaşında idiler.
Oysa şu sıra, zaten kredi faizleri düşük ve yeterince kaynak da var. Ayrıca AB ülkeleri zaten uzun süredir resesyon ve brexit konularının yarattığı baskı altındaydılar. Yani borsaları dışında ekonomilerinde, faizlerinde şişmiş tablolar yoktu. Borsaları yatırım alanı olmadığı için yüksek seyrediyordu onun da boşluğunu aldılar.
Şu an hem üretim, hem de üretileni tüketim isteği var. Ama virüs yüzünden üretim yapılamıyor. Tedarik ve lojistikte sorunlar var. Ulaşımda yaşam riski nedeniyle ciddi düşüşler var. Yani bu durum birkaç ay daha sürecek olursa, belki 2009'daki gibi birçok firmayı batırabilir ama sebebi insanların fiziki olarak ortalıktan çekilmeleri nedeniyle yaşanıyor. Yarın tedavi bulundu hastalar hızla iyileşiyor dense, Çin'deki fabrikalar üretime başladı habeleri gelmeye başlar. Üç ay sonra yapılamayan tarihlerin siparişleri ile birlikte ciro ve büyüme rekoru kırılır.
Kısacası 2009'da bankalara üç yıllık % 1 faiz ile ECB kredisi verilmesine rağmen, yeterli talep bulamamışlardı. Bugün ise virüs tehlikesi bitti dendiği anda, yatırım ve tüketim talepleri patlayacaktır görüşündeyim.
Yani bu yaşadıklarımız mortgage krizi dönemi ile benzerlikler taşımıyor.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_