Günaydın.
Belki de bir kaç gündür yeterli faiz artışı olmazsa diye genel borsa sıkışıklığı yaşanıyor olabilir. Açıkçası ben de böyle bir durumdan çekindiğim için bir kaç gündür yeni öngörü yapmaktan çekinip, PPK kararını görmek istiyorum.
Yeterli denen faiz artışı konusu da göreceli. 275 puan ile 750 puan artış bekleyenler, 1000 baz puan bile olmalı diyenler var. Normalde ne kadar yüksek faiz artışı olursa, bankalara yükü çok daha fazla olur. Faiz artışları bankaları baskılar. Faiz indirimleri de banka hisselerinin yükselmesine yarardı. Şimdi ise ne olacak muğlak bir durum. Çünkü düşük faiz artışı kurları yukarı çekince bankaların yurt dışı sendikasyon kredilerinin maliyetleri artıyor. Yüksek faiz artışı da ellerindeki devlet tahvillerinden zarar yapmalarına ve kredili müşterilerinden kredi ödeme sorunlarının artmasına neden oluyor.
Hangisi daha etkin olacak kestiremiyorum. Ama şunu söyleyeyim; 1994 yılında Çiller zamanında piyasalar not indirimleri ile kilitlenip dış finansman bıçak gibi kesilince, tüm faizler yükselmişti. Bankalar da devlet kağıtlarına yatırım yapmıyorlardı. Bu ortamı kırmak için hazine doğrudan halka % 50 net faizli üç aylık bono satışı yaptı. Bu inanılmaz bir faiz artışı idi. Ama piyasanın üzerindeki kur baskısını kırdığı gibi, devlete çok ciddi ve hızlı bir iç likidite imkanı yarattı. Tabii sert faiz artışları enflasyonu da sert şekilde frenledi. Sonra piyasalar hızla düzelip, yeniden faiz düşüşü dönemi başladı. Sanırım üç yıl sonra 1997'de borsa o kadar yükselmişti ki, sıfır atmak zorunda kalmıştık.
Yani detayları iyi bilmek lazım yansımalar için. Devletin şu an için bu denli iç finansman sıkıntısı olduğunu görümüyorum. Sorun döviz kuru üzerindeki baskıdan kaynaklanıyor. Sert bir faiz artışı bu baskıyı kırar. Ama bir yılda bu denli kur manipülasyonu ile devleti sıkıştırmış olan yerli-yabancı yatırımcıya ciddi bir faiz artışı ile ödül vermiş oluruz. Yapmış oldukları kur baskısında başarılı olmuş olurlar ve faiz rantını da kar hanelerine yazarlar.
Fakat bankalara, faize ve TCMB'na müdahale ile öyle yanlış yönetim hataları yapıldı ki, şimdi bu yanşlışların yarattığı ortamı düzeltmek için belki de yüksek bir faiz artışına mecbur olabiliriz. En başında TCMB'na karışmayıp da çat diye 200 puan faiz artışı yapılabilseydi, şimdi ne kurlar buraya çıkmış, ne de faizler halen artacak mı diye düşünür olurduk.
Bankalar konusunda da şöyle olur! İlk anda faiz artışları maliyet yükü yaratırken, öncesinde ya da hemen akabinde alınan ya da alınacak yeni sendikasyon kredileri ve devlet tahvilleri, daha sonra faizler ve kurlar birlikte düşmeye başlayınca bankalara ekstra kar yazmaya başlarlar. Böylece son oluşturdukları tahvil ve sendikasyon portföylerinin karları öncekilerden uğradıkları zararları dengelemeye başlar.
Ama her şekilde özellikle kredi maliyetleri yeni bir faiz artışı ile ciddi artacağı için, piyasada ciddi talep daralması başlar. Enflasyon da doğal olarak düşer. Lakin bunlar para piyasası tedbirleri ile enflasyonun baskılanmasıdır. Bir kaç yıl sonra yeniden tekrarlanır. O nedenle kalıcı enflasyon düşüşü ancak üretim ile sağlanır. Üretim de düşük kredi faizi ortamında artan bir davranıştır. Ne yapıp edip, haftaya açıklanacak yeni orta vadeli programda artık yapısal reformların önünü açmalıyız.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_