Beklenti vadelerine göre biz borsacıların değişik düşünceleri olabilir. Kısa vadede gevşeme beklediğiniz için düşme risklerinden bahsedebiliriz. Ciddi alınması gereken kararlar varsa, bunları ne şekilde alacaklarını görmek için beklemeye geçebiliriz. Tedbirli olmanızı önerebiliriz.
Bu düşüncelerimiz sizlerin moralini bozmasın. 60.800 ve 58.000 endeksler görülebilir diyoruz. Olabilir. Bir kaç ay evvel de olmadı mı! Sonra ne oldu? Endeks düştüğü 58.000'den yeniden 70.300'lere çıktı. Hem de bu yükselişe bankalar katılmadığı halde. O esnada bankalar da gördükleri en yüksek değerlere gelebilselerdi, sanırım endeksin gördüğü seviye de 80.000 civarına denk gelecekti.
İyi de Aydın, şimdi bu lafları neden söylüyorsun ? Çünkü bakıyorum, yatırımcılarda bir psikolojik çöküntü görüyorum. Bu ortamdan kurtulmanız lazım.
Cari açık tedbirleri için alınabilecek kararların piyasaları etkilemesi sebebi ile düşme risklerimiz olan seviyelerden bahsediyorum. Ama önceki 60.800 ve sonrasında 58.000'e düştüğümüzde de, gap kapanabilir diye aynı düşüşe dikkat çekiyordum. Peki bu benim büyük fotoğraftaki düşüncemi değiştirmiş miydi? Hayır. Strateji yazılarımı okuduğunuzda,şuanda da genel düşüncelerimde bir değişiklik olmadığını görürsünüz!
Arkadaşlar,
Hepinizin inanması gereken bir konu var ki, o da Türkiye şu sıralar dünyadaki sıkıntı içinde olan ülkelerden birisi değil. Krizde olanlar nasıl büyüyebiliriz diye uğraşıyorlar. Biz ise, aman çok hızlı büyüyoruz, çok fazla döviz girişi oluyor. Kurlar düşünce de hızlı büyüme esnasında krediler ithalata gidiyor. Bu nedenle bunu nasıl kontrol altına alırız diye uğraşıyoruz.
Bu ikisi farklı şeyler. Kendinizi krizdeki ülkeler psikolojisine sokmayınız. Türkiye cari açık tedbirlerini doğru aldığı takdirde, yazılarımdan da biliyorsunuz ki, uzun yıllar büyük yüzdelere denk gelecek büyüme oranlarıyla hızlı bir büyüme trendine girmemizi bekliyorum. Bu düşüncelerimde şimdilik hiç bir değişiklik yok. Sadece arada karar verenlerin bence hatalı kararları cari açık sorunumuzu yarattı. Ama bizim içinde olduğumuz bu ortamda kötü bile olsa, bize yine iyi yansıyacaktır. Ne demek şimdi bu ? Cari açığın fonlaması ile ilgili döviz sıkıntısı çeksek ne olur ? Kurlar yükselir. İyi ya işte , o zaman da otomatik cari açık kontrolü gerçekleşir. İthalat düşer ihracat artar.
Ama ben diyorum ki, bu işleri kontrolsüz yapmayalım. MB'nın sıcak parayı kaçırmak için aldığı munzam artış kararları gibi para piyasası araçları ile bu işi yapmayalım. Bunlar çözüm olmaz. Tam tersi kafalarda tereddütler yaratır. Nitekim de öyle oluyor.
Ben diyorum ki;
Gelin bu işi kontrollü yapalım. Kendimiz cari açığı yapısal olarak düzeltmek için kur rejimini değiştirelim. İthalatını yaptığımız aramal üretiminin ülkemizde yapılması için çok ciddi teşvik ve muafiyetleri devreye sokalım. Ama bu esnada da her ortamda duyduğumuz faizler artmalı gibi bir yanılgıyı gerçekleştirmeyelim. Bizim derdiğimiz kaynak değil ki, faizleri arttırıp para çekmeye çalışalım. Tam tersi kur ile artacak dış kaynak maliyetini TL cinsinden kredi faizlerini düşürüp yatırımları fonlayalım. Hem bu sayede sıcak paranın faiz için gelmesine mani olalım. Aynı zamanda da faiz rantçılarına daha az ülke kaynağını faiz olarak ödüyor olalalım. Neden durduk yerde faizlerimizi artıracağız ki ! Döviz girişinin çok olmasından kaynaklanan bir kur krizi ithalatı cazip kılıyor. Peki faizleri arttırınca , faiz rantı için daha da fazla döviz girişi olmayacak mı? Bu durum da kurların düşmesine ve ithalatın da cazip olmasına sebep olmayacak mı? Cari açık yine aynı şekilde sorun olmaya devam etmeyecek mi? Bu nedenle istihdam açığı sürüyor olmayacak mı?
İşte bu nedenle kurların yüksek olacağı ( tabii avronun yüksek, doların da düşük olması lehimize bir durum) ama faizlerin de düşeceği bir yapısal değişikliğe gidelim. Üzerimizde oynanan oyunları bozalım. Bunları yaparsak, bankaların kredilerinin büyümesinin hiçbir riski olmayacak. Pahalı olan ithalat yerine, üretimi teşvik edilmiş yerli üretim devreye girerse bunun herkese faydası olacak. Kurlar yükseltilince, bankalar mevcut döviz kredileri nedeniyle gider yazacaklar ama faizler de aynı anda düşürülürse, tahvilden elde edecekleri gelir bu döviz giderleriniz yok edecektir. Sonrasında da ulaşılacak yeni yüksek kurlar seviyesinden alacakları sendikasyon kredileriyle piyasadaki büyümeyi fonlamaya başladıklarında, tüm sektörler olarak büyüdüğümüzü göreceksiniz diyorum. Hatta munzamlarına da faiz verilmeye başlanması dahi alınması gereken kararlardan biri olmalıdır. Büyüme stratejisindeki yapısal hatanın faturasının bankalara çıkartılması doğru değildir. Dediğim şekildeki uygulamalar, bankalarımızın da bir kaç yıl sonra dünya oyuncusu olmalarına imkan sağlayacaktır.
Ama bunlar değil de, faizlerin arttırılılacağı,yeni munzam ve vergilerle büyümenin frenleneceği bir kararlar içine girersek, bu durum ilk anda borsayı düşürecektir. Ekonomi için de cari açığı düşürüyor gibi görülse de, büyümeyi de düşürecektir. Ben bunun tam tersini öneriyorum. Bu dediklerim uygulanırsa bu sene ve önümüzdeki seneler de dahil, Türkiye'nin büyüme tahminlerinin ciddi oranlarda yükseltileceğine şahit olacağımıza inanıyorum.
Sorun, bu çözüm başta mı uygulanacak, sonradan mı uygulanacak. İşte bu zamanlama piyasada tereddütlerim olan dalgalanmaları yaratacak. Çünkü başta uygulanmayıp, bahsi edilen tarzda kararlar alınsa dahi, nasılsa sonradan sorunun çözümüne yaramadığı görülünce, alınması gereken doğru kararları uygulamak zorunda kalacaklardır. Ama gecikme ya da yanlış uygulamalar düşebiliriz dediğim seviyeleri yaratacak. Dış uyarıları arttıracak.
Yani sanmayın ki, Türkiye krize girecek. Arada hatalı kararlar alınırsa, geçici dalgalanmalarla bu yönde bir hisse kapılacağız belki ama, çok geçmeden doğru bulunacaktır. Çünkü Türkiye'yi sıkıştıracak bir borç oranı yok. Türkiye devlet olarak borçluluğu gayri safi milli hasılasına oranla en düşük olan ülkelerden biri.
Biliyorsunuz ki, bazen ciddi yükselişler öncesinde piyasalar düşebilir. Bu sayede yükselişin başlaması için yeni bir temel destek yaratmaya çalışırlar. Olası gevşemeleri ben bu gözle görüyorum. Türkiye için tahminlerde bulunanlara bakın, bazılarının düşürmüş oldukları bankahisse tahminlerinden neredeyse yüzde 30-50 oranında bir başka kurum da olumlu yüksek fiyat tahmininde bulunabiliyor. Özellikle yabancı kurumlardan gelen fiyat tahmini hedeflerine de çok takılmayın. Onların bazıları,2008-2009 krizinde yatırımcılarını bilinçli yanılttıkları savı ile kendi ülkelerinde bile sorgulanıyorlar !
Son olarak şunu diyorum; Büyük yükseliş öncesinin realizelerini yaşıyoruz. Genel realizelere dikkat çekilirken zarardayım nasıl vereyim diye vermediğiniz için strese girebilirsiniz belki ama, gereğinden fazlası sizlere yanlış kararlar aldırır. Ben kişisel olarak, çok ciddi yükselişleri yaşayacağımızın beklentilerindeyim.
Bu sözlerimin üstüne gevşersek, ne oldu demeyin. Zaten olursa bu sebeplerden olacak diye sizlere anlatıyorum. Ama alınacak doğru kararlar, ekstra stres yaşamadan da yönümüzü yukarı çevirmemize imkan verebilir. İşte bekleyelim de görelim diye bir haftadır yazmamın sebebi de bu. Yoksa büyük fotoğrafta herkesin yüzünü gülerken görüyorum. Evet evet,herkesin dedim. Sizin de!