Lütfen yazılarımda dikkat çektiğim konuları göz ardı etmeyin. Yazılarımda ne diyorum? Türkiye içinde bulunduğu bölgede yaşanan savaşlarda, o ülke sermayesine liman olacak bir ülke. AB'nin büyüme oranlarının artmasını beklediğim bir süreçte, bundan olumlu etki görecek bir ülke. İktidara kim gelirse gelsin kalıcı bir kriz yaşamayız. İktidar yerini korursa, sonrasında yaşanacak başkanlık gündemi dalgalanmalar yaratır. Ama Türkiye sonuç ne olursa olsun yine büyüme yönünde olumlu yansımalar gösterir.

            Eğer mevcut  iktidarın tek başına hükümet olma durumu riske girer, meclise dördüncü bir parti daha girerse, bu takdirde siyasi ortamın stresi artar. Ya da sandıktan muhalefetin kooalisyonu bile çıksa, piyasalar geçici bir süre bozulur sonra yeniden işler rayına girer. Çünkü Türkiye önemli bir potansiyeldir. Enerji anlaşmaları, dünya enerji fiyatlarının uzun yıllar düşük kalacağı beklentim, AB ile gümrük birliği konusunda bugün atılması beklenen imzalar vs. vs gelişmelerinin hepsi, Türkiye'ye olan ilginin süreceğini gösteriyor. Biz sadece sandıktan piyasaları geçici bir süre bozabilecek risklerden çekiniyoruz. Ancak bu riskler geçici de yaşanacak olsa, yine de dikkate almak gereken risklerdir. TCMB'nın üzerindeki baskı nedeniyle kur ve faizler riskler taşıyor. Sandık siyasi kriz yaratırsa, bu ortamın kurlar üzerinde yeni bir baskı yaratması, TL'nin gördüğü değer kayıplarının daha da üstünde yeni değer kayıplarına uğraması istenmeyebilir. Bu durumda faiz artışı yapılabilir. Faiz artışı bankaların ellerindeki devlet kağıtları nedeniyle onların bilançolarında olumsuz etki yaratması demek olur. İşte bu sürecin derinliği ve süresine göre piyasalar da bozulur. Yazılarımda tüm bunları yazdığımı biliyorsunuz.

           Yok eğer sandıktan siyasi iktidar gücünü koruyarak, az düşerek ya da az artarak tek başına iktidarını korursa, dördüncü parti meclise giremezse, bu takdirde kurlarda ve faizde gevşeme, BIST'de yükseliş görürüz. Ama ben riskli taraftan çekiniyorum. O nedenle seçim sonuçlarını görmek istiyorum demiştim. Eğer sizler de seçimlerden benzer riskli sonuçların çıkmasından endişe ediyorsanız, en az % 50 nakit varlıkla seçim sonuçlarını görmeyi bekleyin. Yok eğer mevcut hükümetin iktidarını koruyacağını düşünüyorsanız o zaman BIST'in geçen hafta yaşadığı düzeltmede yeni alımlarla seçime girmeyi tercih edebilirsiniz demiştim.

           Aynı durum yabancı davranışları için de geçerli. Yabancılar da olası seçim sonuçlarına göre seçim öncesi politikalarını belirlemeyi planlıyorlardır. Eğer seçimlerden iktidar değişimi çıkmazsa, o zaman bankalar göreceli olarak düşük fiyatlı olduğu için, yabancı alımlarına sahne olabilirler. Tersi bir siyasi gelişmede de banka hisselerinde satış baskıları artar. Hatta rating notlarımız için de riskler taşırız.

           İşte bir kaç gündür pozitif ayrışma nedenimiz olarak, muhtemelen yabancıların kendilerinin yaptırdığı ya da, takip ettikleri bazı seçim anketlerine bakarak seçim sonuçlarından siyasi risk çıkmayacak beklentisi ile alıma geçmiş olmaları yatıyor olabilir. Ayrıca otomotiv sektörünün izah ettiğim cazibesini biliyorsunuz. Dün başbakan tarafından açıklanan, ticari araçlarda, taksilerde, servislerde, otobüslerde aracını yenile ötv'si bizden sözü, bu sektörde sert yükselişlere neden oldu.

          Diyecek bir söz yok. Yaşadığımız düşüş düzeltmesi sonrasında beklemediğim düzeyde bir yükseliş tepkisi yaşıyoruz. Son açıklanan cari denge rakamları beklentilerden kötü geldi. Dış piyasalardaki gelişmeler olumsuz. Buna rağmen BIST'in yükselişini görüyoruz. Muhtemelen seçim beklentisi bu alımları yaşatıyor. Ancak ben yine de en başta söylediğim düşüncemi koruyacağım. Seçim sonuçlarını görmek istiyorum. O ana kadar sakin bir şekilde piyasaları izlemeyi yeğliyorum. Gerçekleşmelerde dün de yaptığım gibi öngörü kapamaları yapacağım. Belki tek tük de yeni öngörü yapabilirim. Ama seçim sonuçlarının çekindiğim riskleri nedeniyle, sandık sonucunu görmeden ekstra heyecan yapmayı düşünmüyorum. Gerekirse fırsat kaçırmaya razıyım. Bu nedenle ekstra riskleri almamak istiyorum.

          Moody's'in de Türk bankaları için yaptığı TL'nin değer kaybı, bankalar için baskı oluşturacak bir risktir açıklaması benim çekindiğim içeriklere işaret ediyor. Kimbilir belki de bu sefer fazla tedbirli davranıyorum diye 81.800 seviyelerini kaçırdığımız gibi, bundan sonraki gelişmeleri de kaçırabiliriz. Sonuçta bu bir strateji. Her zaman sonucu doğru çıkmayabilir. Yaşayıp sonucu göreceğiz.
 

    Saygılarımla

    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_