Günaydın.
Teşekkür ederim ama ben borsada uçurumdayız diye bir düşüncede değilim, böyle bir söz de hiç söylemedim. Özellikle BIST için dolar bazında iskontolu olduğumuzu ama güven sorunu nedeniyle böyle fiyatlandığımızı, 1994 ve 2001 döviz kirizlerinde önce kurların uçtuğunu ama sonra hisselerin çok daha fazla yükselerek, kayıpları fazlası ile telafi ettiğini söyledim sık sık.
Yine bu düşüncedeyim. Ama o zamanla fark, o krizlerde liyakat sahibi kişiler görevlere getiriliyor ve kamu çok ciddi bir program koyup unu uyguluyordu. Böyle olunca da yabancı çok hızlı giriş yapıyordu. Şimdi ise, bugün böyle, yarın başka davranabiliyoruz.
Eski krizlerde rezervlerimiz azalmış olsa da, nette bu denli eksi değildi. Yedek akçeler tüketilmemişti. Dışımızdaki ülkelerle bu denli krizler içinde değildik. Devlet harcamaları dahil, bir yerde bir yolsuzluk varsa bunlar inceleniyor, takip ediliyordu. Şimdi ise bunları duyamıyoruz.
Ama ana yük devlete yükleniyor bu sefer. Eski krizlerde şirketlerin üzerinde idi çoğunlukla. Misal swap hariç net rezervlerde -40 Milyar dolar'da isek, en yüksek borçlanmayı da 8,00 TL altındaki kurlarda yaptığımızı düşünürsek, vade geldiğinde paraları karşılıklı iade ederken, borcumuz olan dövizi dışarıdan yeni kaynak girdi ise onu vererek karşılayacağız. Yok ama yeni kaynak girişi yoksa, aynı dövizi şu anki kur karşılığı olan TL ile tedarik edip karşı tarafa vereceğiz. Bu yıl için bile en az yaklaşık % 50 fark demek. Bu devletin üstüne binen ek TL yüktür işte. Bunu bulmak için de vergi salmak ve-veya aynı anda para basmak zorundadır. Basılan para da bu ortamda nereye gider? DTH'lar bu nedenle toplam mevduatların % 56.7'sine ulaşmış durumda.
Neyse zaten bunları çok kez ve detaylı yazdım. Daha fazla uzatmayayım. Ama ülkenin her alanda çok kötü yönetildiğini söyleyebilirim. Fakat devletlerin para basma ve vergi salma imkanları olduğu için, devletler batmaz. Şirketler ve şahıslar batar. Devletler ise geçici ödeme güçlüğüne(moratoryum) düşer. Konsalidasyon ile bu süreci tamamlar yeniden düze çıkarlar.
İşte bu nedenle devamlı söylüyorum, siyasette en iyilerin bile en fazla 2 ya da 3 dönem süre sınırları olmalı. Ya da iki dönem sonra en azından bir dönem seçime girmeyip, sonra bu imkanı bulmalı ki, yeni simalar da ülkeye hizmet için ortaya çıkabilsinler.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_