12 Nisan'da temyiz davası çok önemli olacaktır. Ama şu ya da bu karar çıkar diyemem. Bunu mahkeme bilir. Sadece yüksek bir ceza çıkmaya kalkarsa, o zaman Türkiye haklı olarak bunu ödemem der. Bu ABD ile Türkiye arasındaki ilişkileri krize sokacak bir gelişme olur. Bölgede Türkiye çok önemli bir ülkedir. Türkiye'yi batıdan ve NATO'dan kopartacak baskılar kimsenin işine yaramaz. Ben bir orta yol bulmalarını bekliyorum.
Halkbank davası ABD'nin CAATSA yasası ile ilgili ABD'nin zararına olabilecek konularla ilgili, kendisine düşman gördüğü ülkelerle ticaret yapılmasını yasaklayan bir yasaya dayalı kendi aldığı yaptırımlardır. Yani şöyle diyelim, ABD Suriye'de ve Irak'ta sınırımızda direk bizi parçalamaya yönelik, dünyanın, AB ve NATO'nun terör örgütü olarak tanıdığı bir örgütün uzantısı ile askeri işbirliği yapıyor. Bizim de çıkıp, ABD'nin bir çok kurumu için benzer yaptırım kararları almamız halinde buna kim haklısınız der? Yani ABD bu yaptırımlarda hiç bir şekilde haklı değildir. Ama dünyanın askeri ve ekonomik gücü olduğu için, maalesef kendi kafasına göre yasaklar getirebiliyor. Benzer şekilde AB'nin birçok bankasına da İran ile ilgili yasaklarına uymadığı için ciddi cezalar kestiler. Bunu uyguladılar da. Sonra kesilen cezanın % 10-%15 'i civarı bir bedelde uzlaşıldı.
Maalesef işte tüm bunlar nedeniyle her alanda, askeri olan başta olmak üzere kimseye bağımlı olmayacaksınız. Bu nedenle savunma sanayinde bu iktidar zamanında yapılan büyüme ve ataklar çok ama çok doğru kararlardır. Ama aynı şekilde demokrasi, hukuk, eğitim ve ekonomide de güçlü olmak zorundasınız. Yoksa size karşı askeri olarak yapamadıkları baskıları ekonomik ve finansal alandaki zorlamalarla yapmaya kalkarkar.
Neyse dediğim gibi, halkbank davası çok hassas bir konu. Şu olur bu olur diyemem. Maalesef sebebi nedir bilemem ama, bankalarımızın değeri hakikaten bu rakamları hak etmiyor. Fakat benim asıl sorun gördüğüm diğer bir konu da, kredi riskleri nedir, karşılığı olmayan kredi boyutları nedir onları bilemiyoruz. Yani şeffaflık deniyor ya hani, hakikaten bu konu her yerde önemli. Mesela ttkom için öger'e verilen banka kredilerinin geri alınamadığı hiç söylendi mi? Hiç bilgimiz olmadı. Yıllarca ödeme yapmadıkları halde, temettüleri de yurt dışına götürmüşler. Duyduk mu, itiraz eden oldu mu, durun borcunuzu kapatmadan temettü transferi yapamazsınız bu soygundur diyen oldu mu? Hayır. İyi ama sanırım yaklaşık 4.7 Milyar Dolar 4-5 banka üzerinden verilen kredi geri ödenmemesine rağmen, bu kredilerinin bilançoda ne şekilde gözüktüğünü biliyor muyuz? Az buz bir para değil ki bu. Ama onu da bilmiyoruz. Sonra ne oldu, ttkom'a ortak edildiler. Demek ki, o para alınamamış yıllarca.
Ttkom'u sözde satın alan şirket para vermeden, değeri kadar bir rakamı da temettü olarak kendi ülkesine çıkartarak şirketimizi de, bankalarımızı da sıkıntıya soktu. Peki Halkbank'ı sıkıntıya, bu duruma sokan kim oldu? özel törenle devlet madalyası verdiğimiz Zarraf oldu. Gencecik bir adam ülkeye şu kadar ihracat geliri sağladı diye özel törenlerle beratlar verdik. Sonra ne oldu? ABD'ye gidip hakkımızdaki ifadeleri ile halkbank davasının açılmasına neden oldu. Yani şeffaflık sorunu olan diğer muamma bir konu nedeniyle.
Tüm bunların olduğu bir ortamda neyin yorumunu neye göre yapalım? İnanın çok zor.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_