Ne diyebilirim ki! Yıllardır gördüğümüz cari açık, ithalata dayalı fason ekonomi yapısı, yüksek enflasyon, dünyada faizin eksi olduğu, batık Yunanistan'ın faizsiz borçlandığı yerde halen yüksek faizlere maruz kalmamız, TL'nin sürekli değer kaybetmesi, neredeyse tek bir komşumuzla, komşuyu bırakın Azarbeycan ve Pakistan dışında kimse ile iyi olmayan ilişkilerimiz, ülkedeki 4 Milyon üzerinde Suriyeli sığınmacı, sınırlarımızdaki sorunlar, paralel yapılanma var dendiğinde ''buna kargalar güler'' diyenler nedeniyle sonra ülkede darbeye maruz kalmamız, sonradan vatan haini-terörist ilan edilen ama öncesinde ergenekon, balyoz gibi soruşturmalarla ülkenin seçkin ordu mensupları hapislerde tutulurken hukuğun arkasındayız söyleri ile desteklenen başsavcı ve hakimler, FETÖ yapılanması esnasında ne istedilerse verdik sözleri, köprü,yol, havaalanı yatırımlarında dövize dayalı garantiler, düşürülemeyen enflasyona ve bir türlü başarılamayan katma değerli üretime rağmen sahip olduğumuz cari açık yüzünden kur baskısını MB döviz rezervlerini eriterek bastırma hataları için tabiki ülkeyi 18 yıldır tek başına yöneten parti, iktidar ve temsilcileri  tüm bunların sorumlusu olur. 

Ama sorumluların 2007-2008 sürecinde Değerli TL onurumuzdur sözleri ile 2001'deki 1.68'den 2008'deki 1.15 kura inen Dolar nedeniyle ithalat cenneti olan ülkemiz, bu dönemdeki döviz borçlanmaları nedeniyle zora giren ekonomi ve sanayi yapımız halen düzeltilemiyor. Ama bakınca aynı kişiler 3 TL Dolar seviyesinde döviz alan eli yanar demelerine, Dolar falanca fiyatlara çıkacakmış, çıkarsa gelin yüzüme tükürün demelerine rağmen halen yetkili görevlerde ülke için karar verici noktalarda duruyorlar. 

Şimdi tüm bunlar yaşanırken, yıllardır sandıkta ana muhalefet olarak devamlı kaybettiği halde liderini değiştirmeyen CHP, iktidarda yıllarca ekonominin başında olduğu halde, dışişleri bakanlığı ve başbakanlık yaparken tüm bu saydıklarımız için ses çıkartmayan, şimdi farklı partiler kurup da ülke yönetimine talip olanlar da bu tablonun suçluları. Ama asıl sorumlu her zaman iktidar ve iktidarın başındakiler olur. Liyakat göz ardı edilirse maalesef bunlar gayet doğal olur.

Ama biz seçmen ve halk olarak maalesef hala tüm bunlara bir kılıf bulmaya, görmezden gelmeye devam ediyoruz. Futbol takımı gibi parti ve lider tutuyoruz. Bu durum sürdüğü müddetçe ülke bu sorunlardan çıkamaz. İyi de peki filanca daha mı iyi mantığı ile muhalafeti değerlendiriyoruz. 88 Milyonluk ülkeyi yönetebilecek insanları nedense bir elin parmakları ile sınırlı görmeye çalışıyoruz. Şu an ön planda olmasa bile, liyakata dayalı bir seçim yapıldığında ortaya çıkabilecek çok değerli vatan evlatlarımız olduğunu görmezden geldiğimiz gibi, eleştiren, ben iktidara talibim diyenleri de, hemen vatan haini, bölücü ilan ediyoruz. Ya da bu algıyı yaratanlara prim veriyoruz.

Kabahat demek ki, sadece iktidar ve temsilcilerinde değil, aynı zamanda yıllardır yaşanan bu sorunlara rağmen oyunun değerini bilmeyen, ülkeyi bu sorunlardan kurtaracak kişileri seçemeyen bizlerde de var.

Hal böyle olunca, döviz sorusuna bu cevapların verilmesi de gayet normal olur. Ne diyeyim ki.

Ama buna rağmen, yine de içinizi karartmayın. Tüm bu sorunlarla yaşayan özel sektör yine de 20 yıl öncesinin çok ötesinde. Yani her türlü krize rağmen bu ülke batmaz, bitmez, bölünmez. Ama bu sorunları aşmak için bu kadar zaman harcamamız ve halen bu devirde bu sorunları yaşamamız da çok üzücü geliyor insana.

    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_