Jeopolitik risklerin biri hafifliyor, ama diğeri şiddetleniyor. Velhasıl şu sıra dünya da, biz de jeopolitik risklerin cenderesinden kurtulamıyoruz. İsrail-Lübnan ile ateşkes imzalıyor, ama bunu ne niyetle yaptığı konusunda anlaşmanın imzası kurumadan yapılan açıklamalar insanı şüpheye sokuyor. Netanyahu, ateşkesi imzalaması sonrası, orduyu yenileyip güçlendirmek, mühimmat tedarikini yapmak, İran'a odaklanmak için bu ateşkesi yaptık. Ama Hizbullah silahlanmaya devam ederse her an bozabiliriz demişti. Bugün ABD'den İsrail'e 680 Milyon dolarlık silah ve mühimmat satışı açıklaması yapıldı!
Putin özellikle ABD ve NATO ülkelerini bir kez daha çok sert şekilde uyardı. Nükleer gücümüzü durdurmanız mümkün değil dedi. Açıklamaların devamı var ama açık ifadesi, bize saldırmaya, silahlarınızla Ukrayna'yı kışkırtmaya devam etmeniz halinde taktik nükleer füzelerle karşılık veririz ve bu dünyayı küresel savaşa götürür demek.
Bunlarla meşgul iken, dün bir süredir unuttuğumuz Suriye'de çatışmalar hızlandı. ÖSO ve HTŞ birlikte Halep'e doğru ilerlemeye başladı ve rejim güçleri ile yoğun çatışmalar yaşanıyor. Halep'in eski sünni yapısının korunması amaçlardan birisi. Ama bu yüzden karşı cephede hem rejim güçleri, hem de İran destekli şii milisler var. Kısacası her tarafımızda ciddi jeopolitik riskler önemini sürdürüyor. Her birisi de her an kontrolden çıkma riski taşıyor.
Neyse bir tarafta bunlar yaşanıyorken, diğer tarafta ekonomi ve borsadaki gelişmeleri kaçırmamaya çalışıyoruz. İşimiz kolay değil. Ekonomi sadece TCMB'nin sıkı para politikası ile düzelemez. Kamu tasarrufları ve maliye politikaları hala devreye girmediği için istenen enflasyon düşüşü yaşanamıyor. Ama bakanlara bakarsak enflasyonda düşüş hızlanacak diyorlar.
Enflasyonda kira, eğitim, hizmet harcamaları hala enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskılara neden oluyor. Bizzat yakın çevremden söylüyorum, üç yıl evvel çevremdeki kira rakamları ile şu ankiler arasında %1000 ile %3000 arasında artışlar yaşanıyor. Eğitimde özel okul fiyatlarındaki rakamları hepiniz görüyorsunuz. Ülkede iki-üç yıl içinde uygulanan, özellikle yanlış para politikaları nedeniyle %10-%20'lik bir kesim inanılmaz bir gelir artışı yaşadılar. Bu kişilerin harcamaları mevcut fiyat artışlarına rağmen kontrol edilemiyor. Hane halkı gelirleri arasında uçurumlar oluştu. Bu yüksek gelir transferinden yararlanmış kesim, faizler düşerse fiyatları artar diye son iki aydır yeniden konuta yönelmiş durumda. Bu nedenle son iki aydır konut satışlarında yeniden bir artış yaşanıyor.
Ama pandemiden bu yana konut arzı da düştüğü için arz talep dengesizliği de konut fiyatlarının ve kiralarının artışının sürmesine neden oluyor. Bu nedenle en kısa sürede yeni konut arzlarının arttırılması lazım. İktidar kentsel dönüşümün hızlandırılacağını açıkladı. Ama bu faizlerle bunun olması mümkün değil. Bu nedenle faizlerin erişilebilir olacak şekilde düşürülmesi lazım. Bu yapılınca da, enflasyon ve kurlarda artıştan çekiniliyor. Uzun süredir yüksek faiz baskısı nedeniyle aylık enflasyon oranında bile artmayan döviz, yeniden artışa geçecek olursa, para politikasında istediğimiz faiz gevşemeleri zor yaşanır.
İşte bu süreci rahatlatmak için en kısa sürede maliye politikası tedbirleri devreye sokulması, kamu her alanda tasarrufa başlaması, bütçede artı hedef ilan edilip bunun sağlanması lazım. Yoksa yine zor bir yıl yaşayan ekonomi ve şirketler görürüz.
Bu ortamda sigorta, enerji, gsm, çimento, savunma, demir-çelik ve inşaat sektörü türevleri benim için yine ön planda olacak ilk aklıma gelen borsa sektörleri-şirketleri olacaktır. İktidar 2035 yılına kadar Türkiye'de yenilebilir enerji alanında 100 Milyar Dolar yatırım planlandığını açıkladı ve Alman şirketlerini bu alana yatırıma çağırdı. Enerjide doğru şirketlerin hisselerinde ciddi değer artışları bekliyorum. Ama her birisinde değil. Bilançolarına göre ön planda olsalar da ekstra primli olanlar da çok. Nasıl ki, hekts ve sasa ulaştıkları zirvelerde herkes tarafından dikkat çekilen hisseler olmalarına rağmen, zirvelerinden sonra neredeyse 2 yıldır düzeltme yapıyorlarsa, şu an da yüksek primlenen hisselerin de böyle riskleri vardır.
Ben gördüğüm kadarı ile bilançoları ve tekniklerine göre potansiyel sektör ve hisseleri yazı ve tablolarımda paylaşmaya devam edeceğim. Sizlerden ricam benim paylaşımlarımla ilgili sorularla sınırlı kalınız. Sizlerin benim paylaşımlarımda yer almayan hisse sorularınızı iletmeyiniz ki, zaten çok zor bir süreçte olduğumuz bu piyasalarda objektif kalmayı başarabileyim. Bu arada hangi hisseler ön plana çıkacak diye düşündüğüm zaman, zaten sizlerle paylaşıyorum.
Tüm bu iç-dış belirsizlikler varken, diğer tarafta Kürtler ve terör örgütü PKK'nın hapiste olan kurucu lideri teröristbaşı Öcalan'la ilgili siyasi gelişmeler, çağrılar yapılıyor. Bu konudaki gelişmelerin de gündemi bir anda etkilemesi mümkün. Teğmenlerin ordudan ihracı, anaysa değişikliği çağrıları, kısacası her birisi ayrı bir risk, belirsizlik ve önem taşıyan gündemlerimiz var.
ABD'de tüketim taleplerinde sert artışlar var. Bu durumun enflasyon üzerinde yükseliş baskısı yaratabileceği endişesi ile FED'in faiz indirimlerinde temkinli olma çağrıları artıyor. Ama buna rağmen ABD endeks ve hisselerinde ralli beklentisi olanlar da var.
Elimden geldiğince gelişmelerin o anki önemlerine göre görüşlerimi paylaşmaya çalışıyorum. Umarım bu zor süreçte sizlere yol gösterme ve ışık olma konusunda başarılı olurum.
Endeks için görüşlerimi zaten hepiniz bildiğiniz için, gelişmelerin belirsizlikleri yüzünden teknik paylaşımlarımı bazen seans içindeki yansımalara bakarak yapacağım.
Hepinize sağlık ve bol kazançlar dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_