Sadece TCMB Politikaları Enflasyonu düşürmeye Yetmiyor!

05.11.2024 10:32
  •  A 

Hala maliye tedbirlerini ve kamu tasarruflarını devreye sokamadığımız enflasyonda istenen, beklenen düşüş yaşanamıyor. Dün açıklanan ekim ayı tüfesi de, beklenti %2.43 iken %2.88 ile beklentilerin üstünde geldi. Yıllık tüfe de bu nedenle yine beklentilerin üzerinde %48.58 oldu. Enflasyon verileri beklentilerden yüksek kalınca faiz indirimleri yeni yıla kalacak düşünceleri güçlendiği için bankalara ve devamında da borsa genelinde satışlar geldi. 

Kendi kendimize ürettiğimiz enflasyon sebep değil sonuçtur, yüksek enflasyon yüksek faizlere değil, yüksek faiz enflasyona neden olur diye dünyanın tersine ürettiğimiz iktisat kuramı ve buna göre de uzun süre yüksek enflasyona rağmen %8.5 seviyelerine indirip piyasayı bu düşük faizli kredilerle fonladığımız için ekonominin tüm dengelerini alt üst ettik. Düşük faiz döneminde döviz yükselmesin diye de rezervleri düşük kurlarla satıp, yarattığımız eksi 65 Milyar Dolar rezerv açığının faturaları şimdi çıkıyor maalesef. Şimdi ise bir türlü toparlayamıyoruz. Bunların yaşanacağını o günlerde özellikle detayları ile yazıyordum. 

Şimdi düzelmeyi sadece TCMP sıkı para ve faiz politikalarına bırakıp da çözemeyiz. Nitekim çözemiyoruz da. Maliye politikası tedbirleri ve kamu tasarrufları da aynı şekilde gecikmeden devreye alınmalı ama maalesef hala bu tedbirleri göremedik. Her zamanki gibi aldığımız bir kararı şimdi geri mi alsak diye düşünüyoruz! Enflasyon muhasebesi uygulamasından bahsediyorum. Acaba bankalara uygulamasak mı, ya da ödenen vergilerde de enflasyon muhasebesi uyarlaması yapsak mı diye düşünülüyor. Bunu yaparsak tahsil edilen vergiler çok ciddi düşüş gösterir ki, zaten enflasyon muhasebesinde bile bu durumu yaşadık. Bu sefer vergi açığını kapatmak için her alanda zamlar yine karşımıza gelir. 

Yanlış politikalar yüzünden toplumun büyük kesimi ciddi fakirleşirken, yüksek enflasyon döneminde verilen düşük faizli krediler, kkm uygulaması, düşük kurdan döviz satışları döneminde alınan düşük kurlu döviz yatırımları ve şimdi de bir süredir uygulanan yüksek mevduat faizleri sayesinde toplumun %10-%15'lik bir kesimi ise inanılmaz servet büyümesi yaşıyorlar. Kazananlardan vergileri tahsil edemediğimiz için de, bu %10-%15'lik kesim aynı, hatta daha da hızlı harcamaya devam ediyorlar. Bu nedenle de yarattıkları talep enflasyonda istenen düşüşü engelliyor. Ama biz bunun çaresini düşüneceğimize sabit gelirlilere yeni yılda yapılacak zammı düşük tutalım ki enflasyon yaratmasın diyoruz! Sanki enflasyonun nedeni sabit gelirlilere ve asgari ücrete yapılan zamlarmış gibi. Hala gıda üretimi ve dağıtımı konusunda enflasyonist yapıyı düzeltemedik. Hal yasasını çıkartamadık.

Tabi böyle süreçlerde düzenin yeniden kurulması için sadece ekonomik tedbirler değil, hukuk, demokrasi, yargı da aynı derecede önem kazanır. Ama ona bakınca da içler acısı durumda olduğumuzu inkar edemeyiz. Sahte-hileli üretimlerle cana, mala kast edenler, insanları dolandıranlar, kara para transferine karışanlar, cinayet işleyenler doğru düzgün ceza almazken, düşüncelerinden, söylemlerinden dolayı hapse girenler çıkamıyor. ''Ahmak'' sözünden bile siyasi yasak istenebiliyor. Yıllar önceki sözlerinden dolayı görevden alınan belediye başkanları varken, aynı yıllarda terör örgütü ile temas kurmuş, görüşmeler yapmış birçok kişi ise aktif görevlerde bulunuyor. Türkiye'yi paralel yapı ile ele geçirmeye kalkmış olan terör örgütü FETÖ'nün lideri Gülen ölünce rahmet dileyenler tutuklanıyor, ama zamanında Gülen'in kardeşinin cenazesine katılmış birçok kişi ise şimdi üst düzey aktif görevlerinde duruyorlar. Yıllarca terörist Gülen'e methiyeler düzenler, sonra aldatıldık diyerek devletteki görevlerine devam ediyorlar. Yani suçun tanımı kişiye göre farklı mı oluyor anlamak mümkün değil.

Durduk yerde hem de en milliyetçi parti lideri yıllardır asılması için ip attığı terör örgütü lideri APO için, gelsin mecliste DEM partisi grubunda konuşşun, terör örgütünü lav ettiğini açıklasın, bunu yaparsa da yeni düzenlemelerden yararlanıp hapisten çıksın diyor. Ama on yıl evvel teröre destek ya da övgü konuşması yapmış diye şu an cezası kesinleşenler oluyor. Yıllarca ülkemizin binlerce evladının canına mal olmuş bir terör örgütü lideri hem de ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası almışken, nasıl olur da ülkenin meclisine gelip konuşma yapması istenir. Binlerce şehitimizin kemikleri sızlamaz mı? Şehit ailelerinin yüzlerine nasıl bakarız denmiyor mu?

Ne sanılıyor yani, terörist başı APO çağrı yapınca terör bitecek mi? Daha şimdiden anayasal değişiklikler, federasyon, konfedarasyona geçişler, üniter yapının değişmesi, Türk adının birçok yerden kaldırılması, Türkiye Cumhuriyeti adının bile değişmesi isteniyor. Bunların gözetimi için de garantör ülke şartı koşan bir teröristen mi medet umacağız? Kendi kendimize bitmekte olan PKK terörünü getirdiğimiz yere bakın. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti teröristle pazarlık yaparak mı bu sorunu çözecek? Kaldı ki, Kürt sorunu denen sorun Türkiye'nin parçalanması ile çözülecekse, bu çözümü kabul mü edeceğiz?

İşte ekonomi herşeyden önce konuşulması gerekirken, nedense birden bire kendimize yeni gündemler yarattık! Şimdi bakın İstanbul'un bir semtinde Kürdistan sloganları atılıyor. Böyle mi toplumsal uzlaşma yaşanacak? Türkiye Cumhuriyeti üniter yapısını koruyamaz, anayasal değişikler terör örgütünün istediği gibi yapılırsa, ki bu istek zaten onların değil, asıl ABD, İsrail başta birçok dost görünen batı ülkesinin yıkamadıkları Türkleri yıkmak için yıllardır yaptıkları planlar kapsamındaki isteklerdir. İşte o zaman sonraki süreçte hem de demokrasi kullanılarak savaşsız parçalanan bir Türkiye görürüz. Çevremizdeki ülkelerde kurulmak üzere olan Kürt bölgeleri de bizlere bağlanacak havucu gösteriliyor. Sayın Bahçeli'nin çağrısı sonrası ilk gün de yazdım, bu tuzağa Türkiye Cumhuriyeti kesinlikle düşmemelidir.  

İşte ekonomi ve çevremizdeki jeopolitik savaşların dertleri ile zaten büyük bir mücadele verirken, bir de bu gündemler sonrası, kayyumlar atanan belediyeler ve Kürdistan sloganları atanlarla polisin müdahale görüntüleri maalesef borsada bu satışların artmasına neden oluyor. Böyle bir ortamda beklediğim yabancı da bir türlü gelemiyor, gelmez de.

İyi İşler de Oluyor!
              Tofaş Fabrika Stellantis Europe ile anlaşma imzaladı. Stellantis bünyesindeki birçok markanın ve parçasının üretiminin Tofaş'a verilmesi kapmanındaki imzalar sonrası önümüzdeki 8 yıl içinde 1 Milyon araç üretimi yapılması bekleniyor. 1,5 yıldır satışın Rekabet Kurulundan onay alamaması sonrası bu formül bulundu anlaşılan. Şu an pozitif tepki var ama ne kadar kalıcı olacak bu ortamda göreceğiz. Ama Stellantis satışı da onaylanırsa, yapılan anlaşmanın hisseye çok büyük bir potansiyel yaratacağı bilinmeli. 

Diğer taraftan THYAO da çok iyi bir dokuz aylık bilanço açıkladı. Ama maalesef mevcut ortamın baskısından bilançonun gereği olan fiyatların çok altında fiyatlanmaya devam ediyor. Ama olası fiyat ederlerinin çok yüksek rakamlara işaret ettiğini bilmenizi isterim. 

Kısacası piyasalarımızı yine biz bozuyoruz. Ama sabır. Bu tablo değiştiğinde borsada yüzler yine gülecek. Sorun henüz süren düşüş trendinden çıkamamış olamızdan kaynaklanıyor. Bu nedenle önce 9200, sonra da 9400-9600 civarındaki dirençlerin kırılması gerekiyor. Ama bu yaşanmadan 8700 desteği altındaki 8500 ve 8200 seviyelerinin görülme riski teknik olarak sürdüğü için, BIST baskı yaşamaya devam ediyor.

Ekonomik, jeopolitik ve siyasi zor günler ve gündemlerden geçiyoruz. Hele şu ABD seçimleri de bir bitsin bakalım. ABD'nin yeni başkanının tavrı bizim gündemlerimizi ne yönde etkileyecek göreceğiz.

Teknikler ve konular zaten tekrarlandığı, önceden de paylaşıldığı için bugünlerde yazılarım gecikiyor.

Yazımı bitirirken Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözünü hatırlatmak istiyorum. '' Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."

Yaşamı boyunca sonrasında dünyada ve ülkemizde olacak birçok siyasi-jeopolitik gelişmeyi doğru tahmin etmiş Atatürk'ün bu görüşünün de doğru çıkacağına yürekten inanıyorum. 

Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim. 


    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_


  • 04.11.2024
    00:07

    S&P bu yıl ikinci not artışını da yaptı. B+ olan notumuzu cuma gecesi BB-'ye yükseltti. Görünüm ise pozitiften durağana revize edildi. Faiz indirimini 2025 ilk çeyrek sonu bekliyorlar. Bu not artışı bekleniyordu. Notlarımızın artması güzel ama hala yatırım yapılabilir notun altında olduğumuzu un... Devamı »

  • 01.11.2024
    09:25

    TCMB 6 ay ve 1 yıl vadelerde Türk Lirası mevduat ve fonlardaki stopajı 2,5 puan arttırdı. Böylece 6 aya kadar olanlarda stopaj %7.5'tan %10'a, bir yıl vadeye kadar olanlardaki stopaj da %5 iken %7.5'e yükseltilmiş oldu. İlk anda bakınca verilen faizi örtülü 2.5 puan düşüren bir operasyon... Devamı »

  • 31.10.2024
    09:06

    Bu düşüncemi zaten biliyorsunuz. Ben İran ve bizi içine çekecek bir savaşı en azından şimdilik beklemiyorum. İran'ın füzelerinin İsrail'i vurması İsrail için ciddi bir risk olduğunun görüldüğünü düşünüyorum. Bu nedenle artık ABD seçimleri de geldiği için bundan sonra ateşkes haberlerini daha... Devamı »

  • 30.10.2024
    08:56

    Enflasyondaki yapışkanlıktan kurtulmak için çok gecikmiş olan maliye politikası tedbirleri ve kamu tasarruf planı bir an önce netleşmeli. Bu alandaki tedbirler geciktikçe, enflasyon baskısı sürmeye devam ediyor. Zaten asıl sorun devamlı çıkartılan vergi afları nedeniyle vergi ödeme alışkanlığının bo... Devamı »

  • 28.10.2024
    09:20

    Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin 101'nci yılını kutlayarak yazıma başlamak istiyorum. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız hepimiz için kutlu olsun. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta, silah arkadaşlarının ve cumhuriyetimizin kuruluşuna destek vermiş herkesin ruhları şad ol... Devamı »