Uzun zamandır TCMB'ndan bu şekilde bir karar görmemiştik. TCMB Ortodoks Politikalarda kararlı olduğunu dün aldığı faiz kararı ile net şekilde göstermiş oldu. Açıkçası seçimlerden önce bunu yapmaz sanırım diye düşündüğüm ama yapılması gerekir dediğim 500 baz puanlık faiz artışı kararını aldı. Ben karar doğru olduğu için destekliyorum. Ama sadece faizlerle enflasyon mücadelesi yapılmaz. Devamında maliye politikalarının, kamu tasarruf-yatırım politikalarının, tarım başta üretim reformunun, yargı reformunun da normalleşmenin başladığını gösterecek çekilde uygulamaya sokulması lazım.
Faizlerde ve kurlarda zirvenin seçimler sonra görülmesini beklediğim için, bankalar seçimlerden sonra yabancı alımlarına tabi olur diye bekliyordum ama o konuda da ben ters köşe olmuş oldum. Faizler sert şekilde artınca, artık bu son faiz artışı diye görülüp bankalarda sert yükselişler yaşandı. Şimdilik genel borsada yabancı alımlarından ziyade yabancı satışı ağırlıklı olduğundan, dün alımların genele yayılmadığını gördük. Dünkü faiz kararı ile yabancı hemen akmaya başlamayıp, yine de seçim sonrasını bekleyebilir. Ama bu arada yabancı kurumların Türkiye hakkındaki raporları artmaya başlayacaktır. Seçim sonrası kararlar da aynı kararlılıkla enflasyonu düşürme, üretimi arttırma amacını desteklerse yabancı fonların Türkiye'ye yönelmeye başladığını görmeyi bekliyorum.
Hatta öyle ya da böyle yılın yarısı sonrası ABD ve AB'de faiz indirimleri başladığında, para piyasası yatırımcıları için Türkiye'nin faizleri çok cazip olacağından ayrı bir ilgi odağı olmamızı bekliyorum.. Şu an ise teknik yorum yaparsak, BIST 9200 üstünde kapanışlar yapması halinde ikili dip formasyonu başlatır. Bu yükseliş formasyonu 9450 zirvesini kırmamıza yardımcı olacak bir trendin başlamasına imkan verir. Öncesinde yeni zirveleri seçimlerden evvel de görebiliriz derken, sonrasında yaşanan düzeltmenin uzaması nedeniyle, yeni zirvelerin seçim sonrasına kalacağı görüşüne dönmüştüm. Şu an ise, bunu artık seçim öncesi sonrası olarak söylemeyeyim de, tekniklere göre konuşmak daha doğru olacak sanırım. O nedenle lütfen teknik paylaşımlarıma odaklanın diyorum. Dirençlerde yer alan seviyeler kırıldığı takdirde yeni zirve rekorları devreye girecektir. Bu seviyeler artık ne zaman kırılır yaşayıp göreceğiz. Ama otomotivler, holdingler, ulaştırmalar, tcell, bankalar bu konuya destek vermeye devam edebilirler. Şu an ana hisselerde hareketler daha güçlü, yabancı yoğunlaşınca da ana hisseler benzer şekilde ilgi çekeceklerdir. Ama ana hisselerde oyun dışı kalan yerli spekülatörlerin yan hisselere girmek zorunda kaldığını görebiliriz. Yani yan hisseler de olası bir yükselişin dışında kalmazlar diye düşünüyorum. Ama tabii herşey hissenin ederi ile orantılı olacağı için, halen primli olan hisseler için bu düşüncem geçerli değil.
Şimdi son sözümü söyleyip yazımı bağlıyorum!
Ne oldu, elimize ne geçti şimdi? Neden 2021'de durduk yere ABD'yi yeniden keşfetmeye kalkıp da, enflasyonun nedeni faizdir, faiz sebep, enflasyon sonuçtur diyerek, iktisat politikalarının tersine aldığımız kararlar sonrasında ülkeyi bu duruma soktuk? Geldiğimiz duruma bakın! Ülkeyi deneme yanılma ile yönetmenin faturası küçük bir zümre dışında, nüfusun büyük çoğunluğunu çok ciddi fakirleştirdi ve fakirleştirmeye de devam ediyor. Peki bunun bir suçlusu yok mu, hatalı davrandık demesi gereken? Maalesef yok. Ülkemizde bu yapılmıyor gördüğünüz gibi. TCMB'nın yanlış olduğunu iddia ettiğim enflasyona rağmen düşük faiz politikasının, kurları arttıracağını, artan kurların enflasyonu patlatacağını en başından beri yazıp, sonrasında çok daha yüksek enflasyon ve kur seviyelerine rağmen çok daha yüksek faiz vermek zorunda kalacağız demiştim. Maalesef dün geldiğimiz durum bu şu an tam olarak. Nağci Ağbal faiz arttırdı diye görevden alınmasaydı, şu an belki de dolar 11.00 TL, Enflasyon %15'lerde ve hayatımızda da arada yaşanan zorlukların hiç birisi yaşanmamış olacaktı. Rezervlerimiz swapları çıkınca eksi 60 Milyar Dolar olarak telaffuz ediliyor. Ne oldu öncesindeki yüksek rezervler? Hepsi iktisat dışı politika ısrarı yüzünden uçup gitti, yerine eksi rezerv kaldı. Kurlar çıktıkça bu eksi rezervler ek borç yükü demek olduğu için, o borcun TL karşılıkları şu ana kadar olduğu gibi katlanarak artacak. Bu açığı telafi etmek için de ek vergiler, çift vergiler, stok değer artışından vergiler, akaryakıt zamları falan ne varsa muhatap oluyoruz. Umarım artık bu süreçte yeniden politika değişikliklerine kalkışmayız. Çünkü artık yeni hataları karşılayacak lüksümüz yok. Bu herkes tarafından bilinmeli.
Ben bu politikalarda kararlı olduğumuz takdirde Nisan sonrası Mayıs ayı ile birlikte enflasyonda da düşüş trendinin başlayacağını düşünüyorum. Umarım bunu başarırız.
Hepinize sağlık, bol kazanç ve iyi bir hafta sonu dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_