Bugün birkaç satırla yazımı tamamlayacağım. Uzun süredir gece çok az uyuyabiliyordum. Bugün sabah 08:00'de kalktım. Köpeğimizi gezdir, kahvemi iç, eşimle iki çift lafla derken şu an ekranı açabildim. Ama zaten geceden paylaşımlarımı yapmıştım. Uzun bir zamandır nedense genelde uyumaya gittiğim 02:00'ye rağmen uykuya dalmam bazen 03:30-04:00, hatta daha bile sonrasını bulabiliyor. Zaten 07:00'de kalktığımdan eksik uyumak yormuştu. Neyse iyi geldi yani.
Reform Görüşmeleri Başlıyor!
Bütçe görüşmeleri biterken reform görüşmeleri de başlıyor. Bugün iki bakanımız startı veriyorlar. Ne çıkar, bizleri ve ülkemizi rahatlacak bir reform diyebilecek bir gelişme görür müyüz bilemiyorum. Sonuçta 18 yıldır ülkeyi tek başına yöneten bir iktidarımız var. Demokraside, hukukun üstünlüğünde ve tarafsızlığında, yargı bağımsızlığında, maliye politikalarında, üretimde, yatırımlarda, yatırımların güvence altına alınmasında ve arttırılmasında reform arayışındaysa, inansam mı, inanmasam mı bilemiyorum. Ama ben iyiyi düşünmek istiyorum. Yazdığım gelişmeler güven arttırıcı şekilde sürecek olursa, artık faizi de görmüş olan yabancı fonlar geri gelmeye başlar. Geri gelmeye başlayınca da, bankalar başta BIST'i yeni TL bazlı rekorlara çeker. Lakin maalesef bu arada hane halkımızın güven sorunu sürüyor! Yine dövizdeki düşüşü Dolar alımında fırsat olarak görmüşler ve DTH 228 Milyar Dolar'a dayanmış. Dövizdeki baskının en büyük nedenlerinden birisi hane halkımızın dövize olan ilgisinin sürüyor olması. Bunun da tersine dönmesi çok önemli. Zaten bunu başarsak, o zaman dövizde yaşanabilecek düşüşü önlemek, gereğinden fazla düşmesini engellemek için TCMB döviz alım ihaleleri devreye girecek. Ama hane halkından TCMB'na fırsat kalmıyor.
Ama reform denen hamleleri yaparken, en kısa zamanda dış ilişkilerimizi de geliştirmeliyiz. Karşımızda hani denir ya; ''böyle dostun varsa düşman aramaya gerek yok!'' aynı öyle müttefiklerimiz var. Türkiye hep kapılarında beklesin, kendileri her yere müdahale etsin, karıştırsın, silah versin, savaştırsın, bölsün, devlet kursun ama Türkiye hiç bir şeye karışmasın. Sınırlarındaki gelişmelere gözünü yumsun, kaynaklarını aramasın, çıkartmasın, denizde yüzmeyi zaten sevmem, havuz neyime yetmiyor desin, üç tarafı denizlerle çevrili tanımını tek tarafı söz hakkı olan denizle çevrili, iki tarafındaki denize uzaktan bakan devlet tanımı ile değiştirsin, herşeye tamam desin istiyorlar. Öyle bir dünya yok. Ama bunları anlamalarını sağlayana kadar da bize sıkıntı çok. Her şekilde gerilimi arttıracak politikaları zorlayacaklar ki, öyle de yapıyorlar.
İşte bu nedenle pozitif beklentilerimizi özellikle AB ve ABD tarafından piyasaları bozabilecek risklerle birlikte değerlendirmemiz lazım. Bunlara yakında bir de iç siyaset gelişmeleri, seçim gündemleri eklenecektir. Ama ona biraz daha zaman var gibi geliyor.
Bu süre içinde teknik gördüklerimi tablolarda, genel görüşlerimi de beklenti yazılarımda paylaşarak elimden geldiğince sizlere aktarmaya çalışacağım. Umarım yararlı olurum, fazla kazaya uğramadan, sürecin artılarını yakalayarak yolumuzu buluruz. Ama benim de görüşlerimde, teknik beklentilerimde yanılabileceğimi unutmadan paylaşımlarımı dikkate alın. Keşke her görüşüm, her öngörüm gerçekleşse ya da hemen gerçekleşse, ama maalesef olmayabileceğini kabullenin.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim. İyi bir hafta sonunuz olsun.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_